Ay: Nisan 2020
Şeftali ve nektarinin Türkiye sevgisi
Şeftali (Prunus persica L. Batsch) ve onun bir varyetesi olan nektarinin (Prunus persica var. nucipersica Schneid.) anavatanı Çin olup, yetiştiriciliği dünyanın birçok bölgesinde ve farklı ekolojilerde taze meyve ve meyve suyu tüketimi için yapılmaktadır. Şeftali, 25-45 kuzey ve güney enlem dereceleri arasında yetiştirilmektedir. Şeftali Orta Asya’nın yüksek dağları üzerinden eski göç yolu ile Buhara Keşmir ve İran’a gelmiş oradan da Anadolu yoluyla Avrupa’ya yayılmıştır. Daha sonra Yunanistan Fransa ve İspanya’ya, 16. yüzyılın sonlarında da Amerika’ya götürülmüştür. Şeftali tomurcukları dinlenmede iken -23ºC, -36ºC arasındaki düşük sıcaklıklara dayanabilmektedir. Türkiye’nin 2018 yılındaki şeftali üretimi 789.457 tondur (TÜİK, 2018). Dünya şeftali üretimi incelendiğinde, Çin’in 14.294.973 ton üretimle 24.665.205 ton olan dünya şeftali üretiminin yarıdan fazlasını üreterek birinci sırayı aldığı görülmektedir. Çin’i 1.799.685 tonla İspanya, 1.250.721 tonla İtalya, 938.000 tonla Yunanistan, 775.189 tonla ABD, 771.459 tonla Türkiye ve 422.365 tonla İran izlemektedir (FAO, 2017).
Türkiye, yıllar içerisinde gerek dünya gerekse Akdeniz ülkeleri arasında şeftali yetiştiriciliği bakımından oldukça büyük gelişme göstermiştir. Çukurova’da ilk şeftali-nektarin adaptasyon çalışmaları Prof. Dr. N. Kaşka ve Prof. Dr.. A.Küden tarafından 1988 yılında yapılmıştır. Türkiye’de Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan birkaç il dışında hemen her yerde şeftali ve nektarin yetiştiriciliği yapılabilmektedir. Çukurova Üniversitesi’nin 1987-1998 yılları arasında Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde yürüttüğü GAP projesi ile bu bölgede şeftali yetiştiriciliği başlamıştır. Yine Çukurova Üniversitesi’nin KKTC Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı ile ortak yürüttüğü TAGEP projeleri kapsamında 2000 yılından itibaren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de şeftali, kayısı, erik, badem ve elma gibi birçok meyve türünün yetiştiriciliği artmıştır. Orta Karadeniz Bölgesi’nde kısmen, İç Anadolu’da geçit bölgeleri ve Göller Bölgesi’nde de yetiştiricilik yapılmaktadır.
Çizelge 1. Türkiye’de şeftali ağaç sayısı ve üretim miktarı
Ağaç Sayısı (1000) | |||
Yıllar | Meyve Veren (1000) | Meyve Vermeyen(1000) | Üretim (Ton) |
2009 | 13.928 | 2.736 | 547.219 |
2010 | 14.364 | 3.065 | 539.403 |
2011 | 13.447 | 2.261 | 545.902 |
2012 | 14.181 | 3.537 | 611.165 |
2013 | 14.546 | 3.683 | 637.543 |
2014 | 15.149 | 3.420 | 608.513 |
2015 | 16.338 | 3.280 | 642.727 |
2016 | 16.647 | 3.574 | 674.136 |
2017 | 17.064 | 3.575 | 771.459 |
2018 | 17.170 | 3.926 | 789.457 |
TÜİK, 2019
Şeftali yetiştiriciliğinde en önemli 3 bölge olgunlaşma zamanları bakımından birbirini izlemektedir. Bunlar, Akdeniz, Ege ve Marmara Bölgeleri’dir. Şeftali ve nektarin çeşitleri önce Akdeniz Bölgesinde Nisan sonu-Mayıs başında olgunlaşmaya başlamaktadır. Bu bölgeyi Haziran ayında Ege Bölgesi (Haziran ve Temmuz) ve 10-20 Ağustosta da Marmara Bölgesi izlemektedir. Ekim ayının 20’sine kadar ülkemizde ve özellikle Toros Dağları’nın 1200-1500 m yüksek kesimlerinde şeftali hasadı devam etmektedir. Akdeniz Bölgesi’nde erkencilik avantajından yararlanarak örtüaltı şeftali-nektarin yetiştiriciliği ihracatta stratejik bir önem taşımaktadır. Türkiye’de şeftali ağaç sayısı ve üretim miktarı Çizelge 1’de verilmiştir. Bu verilere göre, ağaç sayısı ve üretim değerleri 2009 yılında 547.219 ton olan şeftali üretimi 2018 yılında 789.457 tona çıkmıştır. Bu artışta Akdeniz Bölgesi’nin ve bu bölgede yapılan örtüaltı sert çekirdekli meyve yetiştiriciliğinin payı büyüktür.
Kirazın Türkiye’deki Yolculuğu
Kiraz yetiştiriciliği konusunda Türkiye’de ilk çeşit denemeleri kapsamlı olarak Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünde “Yerli ve Yabancı Kiraz-Vişne Çeşitlerinin Seçimi” adlı çalışma ile Dr. Fahrettin ÖZ (1975) tarafından yürütülmüştür. Bu çalışmada, 1974 ve 1975 yıllarında yerli ve yabancı orijinli 51 kiraz, 7 vişne ve 1 adet kiraz-vişne melezi arasında kalite özellikleri dikkate alınarak çeşit seçimi yapılmıştır.
Yalova Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü 1982 yılında Türkiye’nin değişik yerlerinde kiraz adaptasyon denemeleri yürütmüştür. Bu çalışma ile ülke genelinde; ‘0900 Ziraat’ ve tozlayıcıları (‘Lambert’, ‘Bigarreau Gaucher’ ve ‘Starks Gold’) yaygınlaşmaya başlamıştır. Ülkemizde üretilen ve dışsatımı yapılan kirazların büyük çoğunluğunu ‘0900 Ziraat’ çeşidi oluşturmaktadır.
0900 Ziraat çeşidinin S alleleri S3/S12’dir. Aynı S allelerine sahip bir diğer çeşit Alman kirazı ‘Schneiders Späte Knorpel’dir. Dolayısıyla bu iki çeşidin aynı olduğu yönünde çeşitli görüşler vardır. ‘Schneiders Späte Knorpel’ kiraz çeşidi, 1850 yılında Almanya’nın Guben şehrinde üretici Schneider tarafından tesadüf çöğürü olarak bulunmuştur. Bugün, Almanya’da hala en fazla üretilen kiraz çeşitlerinden biridir. Guben şehrinde bulunan bir diğer kiraz çeşidi de ‘Noir de Guben’dir. Bu çeşit ülkemizde üretici çevrelerinde Kemalpaşa’da ‘Yalancı Napolyon (Kemalpaşa Napolyonu)’, Bursa bölgesinde ‘Erkenci Napolyon’ adları ile ve ‘0900 Ziraat’ çeşidi de ‘Napolyon’ olarak üretilmiştir.
Kiraz yetiştiriciliğinde karşılaşılan sorunlar arasında, yola dayanıklılık, ‘0900 Ziraat’ çeşidinde uzun raf ömrü, meyve eti sertliği gibi birçok üstün özellikleri yanında kendine verimsizlik, dölleyici sorunu, az tutum, verim azlığı, genel olarak budamanın yapılmaması, hastalık ve zararlılar ile mücadele sayılabilir. Kirazda bu ve benzeri konularda birçok çalışma Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesinde yürütülmüştür. Bu çalışmalar; kiraz çeşitlerinin suptropik koşullara adaptasyonları, ‘Akşehir Napolyunu’ kiraz çeşidinin modifiye atmosferde paketlenmesi ve depolanması, kirazlarda ön soğutma ve soğukta taşımanın geliştirilmesi, klonal kiraz anaçlarının mikro çoğaltması, ülkemiz soğuk yayla bölgelerine uygun yeni kiraz çeşitlerinin araştırılması, Türkiye’de yetiştirilen önemli kiraz (Prunus avium L.) ve vişne (Prunus cerasus L.) çeşit ve tiplerinin DNA parmakizi yöntemi ile sınıflandırılması gibi çalışmalardır.
Kiraz yetiştiriciliğini yaygınlaştıran bir diğer proje 1995-1996 yıllarında Prof. Dr. Nurettin KAŞKA liderliğinde yürütülen ‘Ulukışla ve Pozantı Yayla Köylerinin Ekonomik Düzeylerini Yükseltmede İhracata Yönelik Kiraz Yetiştirme Potansiyelinin Modern Yöntemlerle Geliştirilmesi Entegre Projesi’dir. Bu projede ilk defa üretici bahçelerinde kirazlarda şekil ve verim budamaları uygulanmış ve ülkemiz için yeni 11 kiraz çeşidi denenmiştir. Çeşit ve anaç çalışmaları devam etmiştir.
Bu projelerde aşağıda yer alan ve değişik yıllarda yurtdışından getirilen yeni kiraz çeşitleri (37 çeşit) ve klasik çeşitlerimiz (10 çeşit) denenmiştir. Bunlar, ‘Regina’, ‘Venüs’, ‘Summit’, ‘Lapins’, ‘Na-478’, ‘Na-474’, ‘Noir de Guben’, ‘Van’, ‘Larian’, ‘Akşehir Napoleon’, ‘Toros-5 (Seleksiyon)’, ‘Starks Gold’, ‘Octavia’, ‘Bigarreau Gaucher’, ‘0900 Ziraat’, ‘Nev Star’, ‘Lamida’, ‘Durono-3’, ‘Tardie de Vignola’, ‘Na-1(Nafrina)’, ‘Early Burlat’, ‘Van Compact’, ‘Bing Spur’, ‘Sunburst’, ‘Fercer Arciana’, ‘Meckenheimer’, ‘Hedelfingen’, ‘Nadino’, ‘E. Rivers’, ‘Kordia’, ‘Precoce de Bernard’, ‘Garnet’, ‘Telegal’, ‘Cristobalina’, ‘Namosa’, ‘Lamida’, ‘New Star’, ‘Prima Giant’, ‘Rainier’, ‘Early Lory’, ‘Big Lory’, ‘Late Lory’, ‘Sweet Heart’, ‘Ferrovia’, ‘Tieton’ ve ‘Staccato’dur.
Ayrıca DPT tarafından desteklenen “Ülke Ölçeğinde Meyvecilik Geliştirme Entegre Projesi” yapılarak yeni kiraz ve elma çeşitleri üzerinde çalışılmıştır. Bu projede yer alan kiraz çeşitleri; ‘Octavia’, ‘Sunburst’, ‘Cordia’, ‘Regina’, ‘Precoce de Bernard’, ‘Fercer Arciana’, ‘Summit’, ‘Lapins’, ‘Meckenheimer’ ve ‘Venüs’ kiraz çeşitleri olup bu çeşitler Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü, Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Eğirdir Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Malatya Meyvecilik Araştırma İstasyonu, Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve Ç.Ü. Pozantı Tarımsal Araştırma ve Uygulama Merkezine dikilmiştir. Bu çalışmalar sonucunda ‘Regina’ ve ‘Kordia’ kiraz çeşitleri kalite bakımından ön plana çıkmıştır.
Yalova ve Eğirdir’de bu çeşitlere yeni çeşitler eklenerek 1999 yılında yürütülen bir araştırma sonucunda, Yalova ekolojisinde derim zamanına göre; ‘Precoce de Bernard’, ‘Techlovan’, ‘Sylvia’, ‘Summit’, ‘N. de Meched’, ‘0900 Ziraat’, ‘Octavia’, ‘Belge’, ‘Sweetheart’, ve ‘Regina’ çeşitleri, Eğirdir ekolojisinde ise; ‘Veysel’, ‘Noir de Meched’, ‘Rainier’, ‘0900 Ziraat’, ‘Octavia’, ‘Belge’, ‘Lapins’ ve ‘Sweetheart’ çeşitleri seçilmiştir.
“Melezleme ve Mutasyon Islahı Yolu ile Kendine Verimli ve İhracata Uygun Kiraz Çeşitlerinin Elde Edilmesi” çalışmasında, melezleme çalışmalarının ilk aşamasında ebeveyn olarak ‘0900 Ziraat’ çeşidi ile kendine verimli olan ‘Stella’ ve ‘Sweetheart’ çeşitleri kullanılmıştır. İkinci seleksiyon ile bunlardan 10 adedi ileri düzey denemeye alınmıştır. Kiraz ıslah çalışmaları Yalova ve Eğirdir’deki enstitülerde devam etmektedir.
Çukurova Üniversitesinde yürütülen kiraz çeşit denemelerine göre erkenci bölgeler için, nisan sonu-mayıs başı ‘Cristobalina’ (Kendine verimli), ‘Prime Giant’ (Tozlayıcıları; ‘Brooks’, ‘Lapins’), orta mevsim için ‘Lapins’ (Kendine verimli), ‘Regina’ (Tozlayıcılar; ‘Skeena’ ve ‘Duroni3’ ve ‘Kordia’ (Tozlayıcıları; ‘Summit’, ‘Skeena’ ve ‘Regina’) geççi bölgeler için ‘Sweetheart’ (Kendine verimli) çeşitleri ön plana çıkmaktadır. Bu seçimde ‘Cristobalina’ çok erkenci, ‘Regina’ ve ‘Kordia’ meyve çatlamasına dayanıklı ve ‘Sweetheart’ ise geççi olduğu için denemelere alınmış olup ‘Cristobalina’ iç pazar ve diğer çeşitler ise ihracata uygun olmaları nedeniyle seçilmiştir.
Kayısının gözdesi, sofralık çeşitlerde Türkiye
Türkiye, kayısıda sofralık çeşitlerle lider
Kayısı (Prunus armeniaca L.) anavatanı Orta Asya, Batı Çin ve İran-Kafkasya olan, dünyada başta Akdeniz ülkeleri olmak üzere birçok ülkede ve özellikle ülkemizde ekonomik olarak yetiştiriciliği yapılan bir sert çekirdekli meyve türüdür. Kayısının farklı iklim koşullarına adaptasyonu şeftaliye göre daha zayıftır. Ülkemiz, sofralık kayısı yetiştiriciliğinde de dünyada söz sahibi olup, kurutmalık kayısı yetiştiriciliğinde ilk sıradadır.
Malatya, Elazığ, Sivas (Gürün) ve Kahramanmaraş (Elbistan) illerinde kurutmalık kayısı yetiştiriciliği, Mersin, Antalya ve Isparta illerinde ise sofralık kayısı yetiştiriciliği önem kazanmıştır. En yaygın kurutmalık çeşitler; Hacıhaliloğlu, Kabaaşı, Soğancı ve Çataloğlu’dur. Sofralık kayısılarda ise yerli ve yabancı kayısılar önem kazanmıştır. Bunlar; Şekerpare, Aprikoz, Tokaloğlu, İri Bitirgen, Alyanak, Sakıt grubu yerli ve Roxana, Precoce de Tyrinthe, Ninfa, Priana, Beliana, Feriana, Aurora, Mikado ve Magador gibi kayısılardır. Ülkemizde kayısı Doğu Anadolu’nun kışları şiddetli soğuk geçen yüksek yerleri ile Karadeniz bölgesinin çok nemli kısımları dışında her yerde yetişebilmektedir.
Kayısı, Çukurova Üniversitesi’nin 1987-1998 yılları arasında Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde yürüttüğü proje sonucunda GAP bölgesinde başarılı bir şekilde yetiştirilmiş ve bu bölgeye yeni bir meyve türü kazandırılmıştır. Ayrıca, Çukurova Üniversitesi’nin KKTC Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı ile ortak yürüttüğü TAGEP projeleri kapsamında kayısı 2000 yılından itibaren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde üretime girmiş ve başarılı sonuçlar alınmıştır.
Rosaceae (Gülgiller) familyasının Armeniaca cinsine ait olan kayısının anavatanı Çin ve Orta Asya olup, Büyük İskender’in Asya seferleri sırasında İran ve Kafkas’lar yolu ile Anadolu’ya gelmiştir. Anadolu, kayısının ikincil gen merkezi konumunda olup, dünyanın en önemli kuru ve sofralık kayısı üretim merkezlerinden biridir. Kuru ve sofralık kayısıda Malatya, erkenci kayısıda Mut/Mersin lider konumundadır. Son yıllarda, özellikle Mersin bölgesinde örtüaltı kayısı yetiştiriciliğinde artış olmuştur. Bu durum erkenciliğin çok daha öne alınmasına, kayısının iç ve dış pazarda önemli avantajlar yakalamasına olanak sağlamaktadır.
Türkiye kayısı üretim değeri bakımından dünya liderliğini uzun yıllardır korumaktadır (Çizelge 1). Türkiye dünya kuru kayısı yetiştiriciliğinde ilk sırada yer almakta ve dünya kuru kayısı ihtiyacının %70’den fazlasını karşılamaktadır. Ülkemizi, İran, Özbekistan, Cezayir, İtalya ve Pakistan gibi ülkeler izlemektedir. Dünya sofralık kayısı üretiminin yarıdan fazlası erkenci kayısılarla yapılmakta ve bu ticaretin çok büyük bir kısmı üretici Akdeniz ülkeleri ile ithalatçı Avrupa ülkeleri arasında gerçekleşmektedir. Türkiye, Avustralya ve İran dünya pazarlarına kuru kaysı; Güney Afrika, Yugoslavya, Çekoslovakya, Bulgaristan ve Romanya konserve kayısı; ABD ise hem kuru hem de konserve kayısı satan ülkelerdir. Sofralık kayısı dışsatımı yapan ülkeler ise; Fransa, Türkiye, İspanya, İtalya, Yunanistan, Kırgızistan ve Özbekistan gibi ülkelerdir.
Çizelge. 1. Dünya kayısı üretim miktarları (ton)
Ülke | 2009 Yılı | 2013 Yılı | 2017 Yılı |
Türkiye | 695.364 | 811.609 | 985.000 |
İran | 371.814 | 457.308 | 239.712 |
Özbekistan | 292.000 | 430.000 | 532.565 |
Cezayir | 202.806 | 319.784 | 256.890 |
İtalya | 215.121 | 198.290 | 266.372 |
Pakistan | 193.936 | 177.630 | 178.957 |
Ukrayna | 73.400 | 135.000 | 86.680 |
Fransa | 195.932 | 133.646 | 148.500 |
(FAO, 2017)
Ülkemizde kayısı yetiştiriciliği kurutmalık ve sofralık olmak üzere iki amaca göre yapılır. Bunlardan taze kayısı üretiminin yaklaşık %55’i ve kuru kayısı üretiminin ise %85’i Malatya ilinde yapılmaktadır. Üretilen kuru kayısının çok önemli bir bölümü ihraç edilmekte ve dünya kuru kayısı ticaretinin yaklaşık %70’i Malatya’dan sağlanmaktadır. Bunun haklı sonucu olarak Malatya ile kayısı iki özdeş kelime haline gelmiştir. Yetiştirilen kayısılar içerisinde çekirdeği tatlı olanların yanı sıra acı olanlar da vardır. Tohumdan yetiştirilen ve çekirdeği acı olan kayısılara zerdali veya Hüdai denmektedir.
Erik çeşitlerinde Avrupa-Japonya karşılaşması
Erik (Prunus domestica L.), çok sayıdaki tür ve çeşitleri ile dünyanın değişik iklim bölgelerine adapte olmuş ve yayılmış bir sert çekirdekli meyve türüdür. Eriğin bu kadar geniş bir alana yayılmasında tür sayısının fazla olması, türlerin birbirlerinden farklı iklime sahip bölgelerden çıkmış olmaları ve her bölgeye uygun anaç zenginliği önemli rol oynamıştır. Erik kültürü Anadolu’dan Yunanistan’a ve Roma’ya ve oradan da batı ve kuzey batı Avrupa’ya yayılmış ve ilk kolonistler tarafından Amerika’ya götürülmüştür. Ilıman iklim bölgelerinde genellikle soğuklama gereksinimleri yüksek Avrupa grubu erikler, subtropik bölgelerde ise soğuklama gereksinimi düşük Japon grubu erikler tercih edilmektedir. Can erikleri, Akdeniz Bölgesi’nde yetiştiricilik için uygundur. Sıcak iklime sahip Çukurova bölgesi, Akdeniz ve Ege bölgeleri kıyı kesimi erkenci ve soğuklama gereksinimi düşük olan erik yetiştiriciliğine oldukça uygundur.
Erik çeşitleri genellikle Avrupa (Prunus domestica) ve Japon (genellikle Prunus saliciana) çeşit grupları olarak 2’ye ayrılır. Avrupa grubunda “President” erik çeşidi dışında diğer çeşitler kendine verimlidir. Japon grubunda ise çeşitlerin çoğu kendiyle uyuşmaz ve bahçe tesis edilirken mutlaka tozlayıcı çeşit ile birlikte dikilmelidir. Japon grubu erikler, Avrupa grubu eriklere göre daha az soğuklama gereksinimine sahiptirler ve sahil bölgelerinde yetiştiriciliğe uygundurlar.
Erik (Prunus domestica L.), çok sayıdaki tür ve çeşitleri ile dünyanın değişik iklim bölgelerine adapte olmuş ve yayılmış bir sert çekirdekli meyve türüdür. Eriğin bu kadar geniş bir alana yayılmasında tür sayısının fazla olması, türlerin birbirlerinden farklı iklime sahip bölgelerden çıkmış olmaları ve her bölgeye uygun anaç zenginliği önemli rol oynamıştır. Erik kültürü Anadolu’dan Yunanistan’a ve Roma’ya ve oradan da batı ve kuzey batı Avrupa’ya yayılmış ve ilk kolonistler tarafından Amerika’ya götürülmüştür. Ilıman iklim bölgelerinde genellikle soğuklama gereksinimleri yüksek Avrupa grubu erikler, subtropik bölgelerde ise soğuklama gereksinimi düşük Japon grubu erikler tercih edilmektedir. Can erikleri, Akdeniz Bölgesi’nde yetiştiricilik için uygundur. Sıcak iklime sahip Çukurova bölgesi, Akdeniz ve Ege bölgeleri kıyı kesimi erkenci ve soğuklama gereksinimi düşük olan erik yetiştiriciliğine oldukça uygundur.
Erik çeşitleri genellikle Avrupa (Prunus domestica) ve Japon (genellikle Prunus saliciana) çeşit grupları olarak 2’ye ayrılır. Avrupa grubunda “President” erik çeşidi dışında diğer çeşitler kendine verimlidir. Japon grubunda ise çeşitlerin çoğu kendiyle uyuşmaz ve bahçe tesis edilirken mutlaka tozlayıcı çeşit ile birlikte dikilmelidir. Japon grubu erikler, Avrupa grubu eriklere göre daha az soğuklama gereksinimine sahiptirler ve sahil bölgelerinde yetiştiriciliğe uygundurlar.
P. salicina L. anavatanı Çin olan ve Japon erikleri diye de adlandırılan bir türdür. Önemli sofralık erik çeşitlerinin büyük bir çoğunluğu bu türden doğmuştur. Genellikle kışı ılık geçen bölgelerde iyi sonuç verir. Bu türün çeşitleri ılıman veya sıcak ılıman iklim bölgelerine uyum sağlayan sofralık çeşitlerdir. Son yıllarda yeni çeşitlerin de girmesiyle yurdumuzda üretimi hızla artmaktadır. Japon grubu erikler, kumlu-killi, iyi drenajlı, alkalilik ve tuzluluk sorunu olmayan topraklarda en iyi sonucu vermektedir. Japon grubu erikler, Avrupa grubu eriklere göre daha az soğuklama gereksinimine sahiptir. Bu özelliklerinden dolayı sahil bölgelerinde rahatlıkla yetiştirilmektedir. Mayıs ortası ile Ekim ayları arasında olgunlaşmaktadırlar.
P. salicina L. anavatanı Çin olan ve Japon erikleri diye de adlandırılan bir türdür. Önemli sofralık erik çeşitlerinin büyük bir çoğunluğu bu türden doğmuştur. Genellikle kışı ılık geçen bölgelerde iyi sonuç verir. Bu türün çeşitleri ılıman veya sıcak ılıman iklim bölgelerine uyum sağlayan sofralık çeşitlerdir. Son yıllarda yeni çeşitlerin de girmesiyle yurdumuzda üretimi hızla artmaktadır. Japon grubu erikler, kumlu-killi, iyi drenajlı, alkalilik ve tuzluluk sorunu olmayan topraklarda en iyi sonucu vermektedir. Japon grubu erikler, Avrupa grubu eriklere göre daha az soğuklama gereksinimine sahiptir. Bu özelliklerinden dolayı sahil bölgelerinde rahatlıkla yetiştirilmektedir. Mayıs ortası ile Ekim ayları arasında olgunlaşmaktadırlar.